İçeriğe atla
  • Kategoriler
  • Güncel
  • Etiketler
  • Popüler
  • Kullanıcılar
  • Gruplar
Daralt
Marka Logo

Hythloth - Igvanus’un Son Seferi

Konu Zamanlandı Sabitlendi Kilitli Taşındı Dungeons
1 İleti 1 Yayımlayıcılar 56 Bakış
  • En eskiden en yeniye
  • En yeniden en eskiye
  • En çok oylanan
Cevap
  • Yeni başlık oluşturarak cevapla
Cevaplamak için giriş yapın
Bu başlık silindi. Sadece başlık düzenleme yetkisi olan kullanıcılar görebilir.
  • GokkuG Çevrimdışı
    GokkuG Çevrimdışı
    Gokku
    tarihinde yazdı Son düzenleyen: Gokku
    #1

    Heh… Şimdi iyi dinle. Adım Reichar Igvanus. Evet evet, o Igvanus ailesi. Efsanevi paralı askerlerden, krallığın gizli arşivlerine girip çıkanlardan, hayalet gemileri tek başına yağmalayan o soydan! Ben de ailenin son kalan onurlu temsilcisiyim. Ya da... öyleydim.

    Şimdi sana bir Hythloth hikayesi anlatacağım. Öyle kitaplardan değil, birebir yaşanmış, terle, kanla, lanetle yoğrulmuş bir hikâye. Efsanevi lahitlerin gerçekten var olup olmadığını öğrenmek için oraya gittim. Ganimet avcıları kendi aralarında fısıldaşıyordu; "Igvanus mezarlarının mührü Hythloth’ta çözülmüş!" Eh, ben de ‘Igvanus’um’ dedim, bu hikâyeye ancak ben yakışırım.

    İlk katta bir şey yoktu. Küçük daemonlar, birkaç tuzak, zindanların klasik ısınma turu. Ben tabii ki hepsinin üstesinden tek başıma geldim. (Yanımda birkaç kişi daha vardı ama onlar sadece taşıma işine bakıyordu.) İkinci kata indiğimde hava değişti. Bunu sadece mecazi anlamda söylemiyorum; zindan kelimenin tam anlamıyla nefes alıyordu. Duvarlar terliyordu yahu.

    Ama beni durduracak bir şey yoktu. Lahiti buldum. Üzerinde kendi soyumuzun işareti vardı, İgvanus’un eski mühürlerinden biri. Bir hazineye yakışacak ihtişamda. Yanımdaki herkes “Açma!” dedi. Ben ne yaptım? Tabii ki tekmeledim kapağını. (Yani zarifçe açtım diyelim.)

    İçeriden bir ses yükseldi. Böyle kulakla duyulan cinsten değil… kafanın içini tırmalayan bir uğultu. Göremediğim ama her yanımı saran bir karanlık çıktı oradan. Altın yoktu, zümrüt yoktu. Onun yerine... boşluk vardı. Ve boşluğun içinde bir göz. Dönüp bana baktı. Benim içimdeki kibri gördü… ve kıkırdadı.

    Kapılar kapandı, koridorlar kayboldu. Artık bildiğimiz fizik yoktu. Her adım başka bir yere götürüyordu. Orada zaman, yön, gerçeklik... hepsi eğiliyordu. Sonra o ses geldi: "Çıkmak istiyorsan... bana bir şey bırak."

    İşte tam o anda neyi feda ettiğimi bilmiyorum. Ruhum olabilir. Hafızam. Ya da en basiti… gururum. Gözlerimi açtığımda Fire Isle kıyısındaydım. Çıplak, yalnız ve hâlâ gülümsüyordum. Çünkü yaşayan Igvanus bendim. Ve kimse bunu benden daha destansı anlatamazdı.

    Ne mi öğrendim? Altın her zaman parlamaz. Bazen sadece karanlığı üstüne çeker.

    a92f95f7-ebe4-4581-8835-a64ea16b83d0-image.png

    1 Cevap Son cevap
    0
    Cevap
    • Yeni başlık oluşturarak cevapla
    Cevaplamak için giriş yapın
    • En eskiden en yeniye
    • En yeniden en eskiye
    • En çok oylanan


    • Giriş

    • İlk ileti
      Son ileti
    0
    • Kategoriler
    • Güncel
    • Etiketler
    • Popüler
    • Kullanıcılar
    • Gruplar